72. NCİ GENEL KURUL

72. NCİ GENEL KURUL

Highslide JS
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin 72. Genel Kurul 10-11 Mayıs 2016 tarihlerinde gerçekleşti. Genel Kurula Odamızdan Meclis Başkanı Müfit Adnan YUMUŞAK, Yönetim Kurulu Başkanı Mahsum ÖZMEN, Meclis Üyesi Metin SOYUBEY, Genel Sekreter Abdulkadir GÜNEŞ katılım sağlanmıştır. 10 Mayıs 2016 günü Anıtkabir ziyareti gerçekleşmiş, akabinde TOBB Başkanı M.Rifat HİSARCIKLIOĞLU’nun ev sahipliğinde  Sayın CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da katılımıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde 10, 20 ve 30 yılını doldurmuş delegelere Hizmet Şeref Belgesi verilmiştir. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başlattığı reform ve istikrar adımlarıyla, özel sektör olarak atılımlar yaptıklarını ve birçok sektörde küresel başarı hikayeleri yazdıklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin coğrafyanın en güçlü, en gelişmiş ekonomisi haline geldiğini vurgulayarak, "Sadece geçen sene, özel sektör olarak 760 bin kişiye yeni istihdam sağladık. 205 milyar lira makine-teçhizat yatırımı yaptık. Küresel durgunluğa rağmen 145 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. 2008 küresel krizinden sonra, yani son 7 yılda, yanı başımızdaki Avrupa Birliği ülkeleri tek bir ilave istihdam üretemedi. Tam tersine 4 milyondan fazla çalışan da mevcut işlerini kaybetti" ifadelerini kullandı. Hisarcıklıoğlu, “Sizin desteğinizle, inşallah yılda 1,5 milyon istihdam hedefini de yakalarız, Türkiye’yi 2 trilyon dolarlık bir ekonomi de yaparız, ihracatı 500 milyar dolara da çıkarırız. Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri de yaparız” diye konuştu. Türkiye'nin ise söz konusu dönemde 6 milyon vatandaşına ilave istihdam sağladığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, özel sektör eliyle sadece ekonomiyi büyütmekle kalmadıklarını, ahilik ve lonca geleneğini yaşattıklarını da belirtti. Hisarcıklıoğlu, iş dünyası olarak memlekette huzur ve istikrardan yana olduklarını dile getirerek, yeni başarı hikayelerinin yakalanması için önlerindeki engellerin kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti. Rekabet ortamının sağlanabilmesi adına yargı, işgücü piyasası, eğitim, vergi ve kamu yönetimi konularında reform yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, gelecek dönemde bu konulara öncelik verilmesini beklediklerini söyledi. İş dünyasının finansmana erişim noktasında "dertli" olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Yaptığımız işin bereketi kalmıyor. Bankalar artık daha vicdanlı ve sorumlu davransın. Bankalar hep bana hep bana anlayışını bıraksın." diye konuştu. - "Yeni anayasamızı hep birlikte hayata geçirelim" Hisarcıklıoğlu, yeni anayasa ihtiyacını ilk kez kendilerinin dile getirdiğini anımsatarak, bu konuda 7 bin kişinin katılımıyla çeşitli toplantılar yaptıklarını kaydetti. Evrensel standartlarda, AB normlarına uygun, demokratik bir anayasanın gerekli olduğunun toplumun her kesimince kabul edildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, "(Vatandaşlar) Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkacak yeni anayasayı sahiplenmeye de hazırlar. O halde demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yapımızı koruyan, ülkemize, insanımıza, medeniyetimize yakışan, yeni anayasamızı hep birlikte hayata geçirelim." şeklinde konuştu. Hisarcıklıoğlu, terör nedeniyle zarar gören girişimcilerin desteklenmesi gerektiğine de dikkati çekerek, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da dükkânını açamayan, açsa da siftah yapamayan esnafımız, tüccarımız, KOBİ’lerimiz var. Bu insanların çeki, senedi, kredi borcu, vergi ödemesi var. Burada çok ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Her zaman devletinin yanında olmuş, bölgelerinde ekonomiyi ayakta tutmuş bu insanların sıkıntıları çözülmeli." değerlendirmesinde bulundu. Bölgedeki terör olaylarını gerçekleştirenlere de seslenen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Sizlerin ağababaları 8 asır önce haçlı seferlerini düzenlediler. 9 defa denediler, yenildiler. Yaklaşık 100 sene evvel de dedelerimiz buna fırsat vermedi, hepsini denize döktü. Bugün de biz müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz. Bizler bin yıldır bu coğrafyayı vatan belledik. Gidecek başka yerimiz yok. Gitmeye niyetimiz de yok. Aklınızı başınıza alın. Boşuna heves etmeyin. Ülkemizi, milletimizi bölemeyeceksiniz. 78 milyonu birbirine düşüremeyecek, kardeşi kardeşe kırdıramayacaksınız. 78 milyon kardeştir, Türkiye hepimizindir." -Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise konuşmasında, "Ekonomide hamdolsun şu anda bir krizle karşı karşıya değiliz. Ama günü kurtarmaya çalışmak, cari durumu kar saymak, mevcutla yetinmek gibi bir anlayışa da asla kapılamayız. Gün, altyapı yatırımlarından ticarete kadar her alanda yeni ve çok daha büyük hedefler için çalışmaya başlama zamanıdır." dedi. Bugüne kadar olduğu gibi 2023 hedeflerine ulaşmaları konusunda da TOBB üyelerinin üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getireceklerine inandığını belirten Erdoğan, "Ahilik teşkilatımızın günümüzdeki çatı kuruluşu olarak gördüğüm birliğimizin sahip olduğu mirasın hakkını vermek için gayret gösterdiğini biliyorum." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile gerekse iş adamları ve esnaf temsilcileriyle bir araya her geldiklerinde sorunlarla birlikte çözüm yollarının da dile getirilmesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Türkiye'nin geçen 13 yılda önüne çıkan engelleri, maruz kaldığı krizleri kabuğuna çekilerek değil, tam tersine daha cesaretli bir şekilde öne atılarak aştığını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün de her konuda yapmamız gereken budur. Ekonomide hamdolsun şu anda bir krizle karşı karşıya değiliz ama günü kurtarmaya çalışmak, cari durumu kar saymak, mevcutla yetinmek gibi bir anlayışa da asla kapılamayız. Gün, altyapı yatırımlarından ticarete kadar her alanda yeni ve çok daha büyük hedefler için çalışmaya başlama zamanıdır. Kamu kuruluşları yatırımlarını durdurmayacak tam tersine daha da artıracak. Özel sektörümüz yatırımlarına ara vermemeli, vermeyecek tam tersine yeni yatırımlar için kolları sıvayacak. Girişimcilerimiz daralan pazarları, bunlar için üzülmeyecek, tam tersine daha büyük, daha bakir pazarlar bulmak için dünya pazar onlar kepçe dolaşacak, koşturacak. Turizmcilerimiz gelmeyen misafirlerinin yerine farklı ülkelerden daha fazlasını tesislerine çekmenin yollarını arayacak. Böylece hep birlikte Türkiye'yi daha da büyütmenin, daha da ileriye götürmenin mücadelesini vereceğiz." -“TOBB’un gücüne inanıyorum” TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun, "Yılda 1 milyon 400 bin işsizi, iş sahibi yapmak için gerekli çalışmayı yapacağız" sözlerini Türkiye için yeni bir sıçrama noktası olarak gördüğünü belirten Erdoğan, TOBB'a teşekkür etti. Bunun çok önemli bir adım olduğunun altını çizen Erdoğan, artan nüfusla beraber bakıldığında 1,5 milyon işsizin, 1 milyon 400 bin üyesi bulunan TOBB çatısı altında iş sahibi yapılmasının, hem işverenler hem de ülke için çok büyük bir dinamizmin kazanılması anlamına geleceğini söyledi. Bu gücün TOBB'da olduğuna inandığını ifade eden Erdoğan, "Her üye ortalama bir işsiz alacak. Hesap bu kadar basit. Ben piyasa adamı olduğum için öyle bakıyorum olaya. Bunu başarırsınız. Bu gücün sizde olduğuna inanıyorum. Özel görüşmeler yaptığım bütün dostlarımız da 'Yaparız' diyorlar. Bugün de Başkan'dan sinyali aldık, evelallah bu işi başaracağız demektir." ifadesini kullandı. Bunun için ekonomi bürokrasisinin iş dünyasına daha fazla kolaylık göstermesi, destek olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle finansman konusunda yaşanan sıkıntıların çözümü için faizlerin düşürülmesi başta olmak üzere her fırsatta dile getirdiğim hususların daha fazla dikkate alınmasını bekliyorum. Bankacılık sektörünün reel kesime karşı tavrı zaman zaman altın yumurtlayan tavuğu kesme durumuna dönüşüyor. Böyle bir anlayış olamaz. Dolayısıyla finans sektörünün, bankacılık sektörünün girişimcilerimizin önünü açması lazım. Bu nasıl olacak? Faizi düşürmek suretiyle olacak. Sürümden kazan. Tavukların hepsini kes, ortada birşey kalmaz. Bu adımın atılması lazım. Halbuki ekonomi sadece bir tarafın kazanacağı değil, ancak hep birlikte kazanabileceğimiz bir alandır. Sadece kendiniz kazanmaya kalkarsanız, bir süre sonra tüm muslukların kapandığını görürsünüz." - Yeşil pasaport isteği "Gelelim bir başka meseleye, pasaport meselesi bunlar görüşülür, yapılır. İnşallah mesafe de alınır" diyen Erdoğan, yeni kurulacak hükümetin, bunun üzerinde bir çalışma yapmasının 22 Mayıs'tan sonra atılacak bir adım olduğunu söyledi. - Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de konuşmasında, yapısal reformların birçoğunu gerçekleştirdiklerini belirterek, "En önemlilerden birisini de önümüzdeki dönem gerçekleştireceğiz. Sistem sorununu halledip, düzelttikten sonra yeni bir anayasayla birlikte başkanlık sistemini hep beraber hayata geçirmek istiyoruz" ifadesini kullandı. Tüfenkci, dünyada ticaret daralırken Türkiye'nin kesintisiz şekilde büyümeye devam ettiğini ifade ederek, bu başarıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğindeki ekonomi ve siyaset anlayışının bulunduğunu söyledi. Bakanlık olarak ticareti kolaylaştırdıklarını ve tüm gümrük kapılarında otomasyon sistemini hayata geçirdiklerini anlatan Tüfenkci, "Gümrüklerde iş ve işlemlerin daha kolay yapılmasını sağlıyoruz. Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünü artırarak, ekonomiyi büyütmeye devam edeceğiz. AK Parti hükümetleri olarak hayal dahi edilemeyenleri başardık." diye konuştu. 11 Mayıs 2016 günü; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 72. Genel Kurulu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu esas zenginliğin girişimci ruh olduğunu ifade ederek, “Hedeflere ulaşmak istiyorsak, geride kalmak istemiyorsak, her gün bir önceki günden daha fazla çalışmak zorundayız” dedi. Birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan TOBB Başkanı ‘Türkiye hepimizin’ mesajı verdi.​ TOBB’un 72’inci Genel Kurulu M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Maliye Bakanı Naci Ağbal, İçişleri Bakanı Efkan Ala, MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, bazı eski bakanlar, oda ve borsa başkanları ile diğer davetlilerin katılımıyla TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde gerçekleştirildi. Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin zenginleşmek için girişimcilikten başka çıkar yolunun olmadığını vurguladı. “Ezber bozan inovasyonlar yapan, yeni nesil girişimcilere ihtiyacımız var” diyen TOBB Başkanı yatırım teşvik sisteminin yenilenmesi, katma değeri artıracak faaliyetlerin desteklenmesi talebinde bulunurken, biyo, nano ve bilgi-işlem teknolojilerinin önemi üzerinde durdu. Hisarcıklıoğlu ihracat kapasitesinin artırılması için KOBİ’lere daha çok ihracat yapmayı öğretmek gerektiğinin altını çizdi. TOBB Bakanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasında şunları söyledi: “Camia olarak ‘istişare sünnettir’ öğüdüne hep bağlı kaldık. Sizlerin sayesinde Anadolu’nun sesi, yüreği olduk. Bir olduk, iri olduk, diri olduk. Biz, bir oldukça Sesimiz daha gür çıktı. Engelleri aştık, yeni başarılara ulaştık. Oda ve Borsa camiamız, özel sektörün  birlikten  doğan  gücü  oldu. Odalarımız ve Borsalarımız; özel sektörü en iyi temsil eden, üyelerinin sorunlarını çözen, hizmet kalitesi Avrupa standartlarına ulaşmış, çağdaş kurumlara dönüştü. Sorunlara teslim olmadık. Olumsuza odaklanmadık. Tüm çevre coğrafyamızdaki ülkeler için de rol model haline geldik. Küresel piyasalardaki iş örgütlerinin tamamında da söz sahibi olduk. Değişim ve dönüşümün öncüleri haline geldik. Bütün dünyaya bu milletin neler yapabileceğini gösterdik. Hem biz kazandık, hem ülkemiz kazandı. Kimin sayesinde bunları başardık. Odalarımızın sayesinde, Borsalarımızın sayesinde. İşte bu salonu dolduran sizlerin sayesinde. Ülkesi ve milleti için para pul almadan, gece gündüz çalışan sizleri, müsaadenizle alkışlamak istiyorum. Peki, bunlar yeter mi? Asla yetmez, yetmemeli! Üreten, istihdam sağlayan, ihracat ve yatırım yapan bizler, daha iyilerini hak ediyoruz. Bu millet daha iyilerini hak ediyor. Önümüzde büyük hedeflerimiz var. Hedeflere ulaşmak istiyorsak, geride kalmak istemiyorsak, her gün bir önceki günden daha fazla çalışmak zorundayız. Emin olun bir an durursak, yarışı kaybederiz. Mehmet Akif’in dediği gibi: “Duranlar için hayat hakkı yoktur. Beşeriyet durmuyor. Durursan muhakkak ezilirsin.” Küresel rekabette yaşanan gelişmeler, tam da bu gerçeği doğruluyor. Dünyanın en zengin ülkeleri bile geride kalmamak için yeni ittifaklar kuruyor. •          ABD, bir taraftan Avrupa Birliğiyle yeni bir ticaret ve yatırım girişimi başlatıyor. •          Diğer taraftan da yükselen Asya Pasifik ülkeleriyle ekonomik işbirliği kuruyor. •          Yani küresel ekonomiye şekil verecek yeni ittifaklar doğuyor. •          AB, pazar alanını genişletmek için son 5 yılda 21 ülkeyle serbest ticaret anlaşması imzaladı. •          Çin, Afrika’ya büyük bir açılım başlattı. Hem Afrika pazarına yerleşiyor. Hem de kıtanın maden kaynaklarının ve geniş arazilerinin kullanım haklarını alıyor. •          Diğer yandan Almanya’nın başını çektiği sanayileşmiş ülkeler, yeni bir endüstri devrimi üzerinde çalışıyor. Çin ve Kore de bu alana büyük yatırım yapıyor. •          Gelişmekte olan ülkelerse, daha fazla yatırım çekebilmek için sürekli reformlar yapıyor. Mevzuatlarını yatırımcı dostu haline getiriyor, iş yapma kolaylığı endeksinde yükseliyorlar. Türkiye, son yıllarda müthiş bir başarı öyküsü yazdı. Ama artık  aynı yöntemlerle büyümeyi sürdürmek, hatta yerimizi koruyabilmek mümkün değil. Yol haritamızı belirleyip, her gün bir adım daha ileri gitmek zorundayız. Milletimize daha parlak bir gelecek kazandırmak için, ülkemizin yıldızını yeniden parlatmalıyız. Reel sektörümüze yeniden heyecan vermeliyiz. Şirketlerimizin rekabet gücünü artıracak düzenlemeler görüşülürken, Meclis’te ve komisyonlarda, hem iktidar hem de muhalefet partilerimizin, geçmişte olduğu gibi destek ve katkılarını bekliyoruz. Türkiye’nin yeni bir büyüme ve sanayileşme modeline ihtiyacı var. Yapısal reform gündemini korumaya ve güçlendirmeye ihtiyacı var. Bunları da ortak akılla ve birlik beraberlik içinde yapmalıyız. Mahkemeler ticari uyuşmazlıklarda hızlı ve sağlıklı karar alamıyor. İş Mahkemeleri, bilirkişilik kurumu, karşılıksız çek gibi alanlarda büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bunları düzeltecek adımlar bir an önce atılmalı. Bu kapsamda arabuluculuk ve tahkim gibi yeni mekanizmalar devreye girmeli.  Karşılıksız çek sorununu hafifletmek üzere kare kodlu çek zorunlu oluyor. İşçi-işveren uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu hale geliyor. Benzer şekilde, belirli bir tutarın altındaki ticari uyuşmazlıklarda zorunlu tahkim sistemine geçmeliyiz. Biz buna hazırlık için, hem TOBB çatısı altında hem de Odalarımızda tahkim ve arabuluculuk merkezleri kurmaya başladık. Bu süreçte Adalet Bakanımız ve Yargıtay-Danıştay Başkanlarımızla bir ilki gerçekleştirdik. İş dünyası ve yargı mensupları son 1 senede 3 defa bir araya geldi, görüşlerini paylaştı. Bu istişarelerden çok verimli sonuçlar çıktı. Tüm bu çalışmaların hayata geçmesi için yoğun mesai harcayan iki isme; Adalet Bakanımız sayın Bekir Bozdağ’a ve Gümrük-Ticaret Bakanımız sayın Bülent Tüfenkçi’ye teşekkür ediyorum. Yatırım Teşvik sistemi günümüz şartlarına göre yenilenmeli. Teknoloji getiren, üretimin katma değerini artıracak faaliyetler daha fazla desteklenmeli. Teşvikler verilirken, proje bazlı değerlendirme yapılmalı. Sadece yeni yatırımlar değil, üretim de teşvik edilmeli. Anadolu’da güzel bir söz var; biçtiğini beğenmiyorsan, ektiğine bakacaksın. İşin eskisi gibi performans göstermiyorsa, iş yapma biçimini değiştireceksin. Günümüzde özellikle 3 alanda sağlanan ilerlemeler, ekonomilerin geleceğini belirleyecek. Bunlar; biyo, nano ve bilgi-iletişim teknolojileri. Bu üçü yakın gelecekte tüm sektörleri ve iş yapma biçimlerini kökten değiştirecek. Biz de bunlara odaklanmalıyız. Bakın dünya 4. Sanayi devrimini tartışmaya başladı. Almanya, Amerika, Kore; buna yönelik ciddi adım atıyor. Biz de buna hazırlanmalıyız. Ülkemize böyle yüksek teknolojiler getirecek şirketlere destek verecek bir Teknoloji Geliştirme Fonu kurmalıyız. YOİKK’te Bakanlıklarımızla tüm bu konularda kapsamlı çalışmalar gerçekleştirdik. Başbakan Yardımcılarımız sayın Lütfi Elvan, sayın Mehmet Şimşek, Maliye Bakanımız sayın Naci Ağbal, Sanayi Bakanımız sayın Fikri Işık, İçişleri Bakanımız sayın Efkan Ala, Gümrük-Ticaret Bakanımız sayın Bülent Tüfenkçi, tüm bu konularda öncü rol üstlendiler. İnşallah onların bu emekleriyle, özel sektörün yatırım hevesini artıracak yeni adımları birlikte atacağız. Böylece ekonomik aktiviteyi ve refahı ülkenin geneline daha da yaymak mümkün olacak. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesinde Anadolu şehirlerinden daha fazla şirket görmek bizi memnun ediyor. Bu eğilimi hızlandırarak devam ettirmeli, bölgeler arası dengesizlikleri gidermeliyiz. Bölgesel yatırım kararlarına yereldeki aktörlerin katılımını esas  almalıyız. Bu kapsamda Bölgesel Kalkınma Ajanslarında özel sektörün ağırlığını artırmalıyız. Odaklanmamız gereken önemli konulardan biri de ihracat kapasitemizi artırmak. Bu konuda Ekonomi Bakanımız sayın Mustafa Elitaş müthiş bir gayret içinde. Zira aynı malları, aynı şirketlerle, aynı pazarlara satarak, ihracatı 150 milyar dolardan 500 milyar dolara çıkarmamız mümkün değil. İhracat destek sistemimizi; “yeni ürün, yeni pazar, yeni ihracatçı” şeklinde değiştirmeliyiz. KOBİ’lerimize daha çok ihracat yapmayı öğretmeliyiz. Eğer ihracat yapan firma sayısını 100 bine çıkarmak istiyorsak, bunun kaynağı işte burada. Odalarımızda ve Borsalarımızda. İnsanın kanadı, gayretidir demiş Mevlana. Bu camia, elini taşın altına koymaya, ihracatta yeni bir atılım dönemi başlatmaya hazır. Öte yandan kapsamlı bir dış yatırım modeline de ihtiyacımız var. Hedefimiz, küresel milli şirketlerle dünyaya yayılmak olmalı. Türkiye sadece sermaye ithal eden bir ülke değil, sermaye ihraç eden bir ülke haline de geldi. Son 5 senede şirketlerimiz yurtdışında 23 milyar dolar doğrudan yatırım gerçekleştirdi. Bu tutar önceki 50 senenin toplamının tam 1,5 katı. Hem bu kaynağı daha verimli kullanmalı, hem de en uygun yurtdışı yatırım imkânlarını yatırımcılarımıza gösterebilmeliyiz. Bunu yaparken, şirketlerin merkezlerini, özellikle de Ar-Ge birimlerini burada tutmalıyız. Ekonomi Bakanlığımızla birlikte yeni ihracat ve yatırım modeli üzerine çalışıyoruz. İnşallah bu tabloyu daha olumlu hale getireceğiz. Dünyada son dönemde e-ticaret öne çıkıyor. Bu sayede hem iş yapma maliyeti düşüyor hem de ihracatın menzili artıyor. Bizim bu fırsatı değerlendirmemiz, ekonomide dijital dönüşümü sağlamamız gerek. KOBİ’lerin bulut teknolojisi kullanımını yaygınlaştırmalıyız. Tüm bunlar verimlilik artışlarını tetikleyecek. KOBİ’ler dijitalleştikçe, mevcut altyapımız bize yetmeyecek. Kore’de kilometrekare başına 6 bin metre fiber optik kablo düşüyor, Türkiye’de ise sadece 300 metre. Zaman memleketi fiber ağlarla örme zamanıdır. Ulaştırma Bakanımız sayın Binali Yıldırım’ın, Türkiye’ye yüksek teknoloji kazandırma konusundaki çalışmaları, bu konularda bize büyük ümit veriyor. Öte yandan kayıtdışılık hala en büyük sorunumuz. Kayıtlı çalışmayı teşvik etmeli ve ödüllendirmeli, kayıtdışı kalmanın maliyetini artırmalıyız. Vergi sistemi, işini düzgün yapan ile yapmayanı ayırt etmeli. Vergisini düzenli ödeyenlere sahip çıkalım ki, herkes vergi ödemeye teşvik edilsin. Mevzuat basit ve net hale getirilmeli, kayıt içine geçmenin maliyeti düşürülmeli. Bu noktada Maliye Bakanımız sayın Naci Ağbal’a teşekkür ediyoruz. Özel sektörün görüşlerine daima başvuruyor, birlikte çalışma ortamı sağlıyor. Şimdi müsaadenizle Anadolu’da yaşanan bir sıkıntıya da değineceğim. Elbette herkes gibi girişimcimiz de işini kanuna uygun yapacak. Düzgün çalışacak. Yapmadığında da hesabını verecek. Zaten veriyoruz. Ayrıcalık istemiyoruz. Peki, haksız yere bir girişimcinin hayatını karartmanın bedeli olmayacak mı? Nasıl biz iş hayatında hata yapınca bedelini ödüyorsak, hatalı ve keyfi denetimlerle bizleri zarara sokmanın da bir bedeli olsun. Üreten, alın teri döken girişimcimizi, bürokrasinin- denetçinin insafına bırakmayın. Yılların emeği, itibarı, keyfi bir yorumla yok olup, gitmesin. Hesap vermeden hesap sorabilen bir tek Allah’tır. Keyfi hesap soranlar da hesap versin istiyoruz! Reel sektörümüzün rekabet gücünü korumak için, istihdam üzerindeki mali yükleri indirmeye devam edelim. Bazı mesleklerin zorunlu istihdamı gibi, istihdamı cezalandıran uygulamaları değiştirelim. Damga vergisi gibi günümüz iş hayatına hiç uymayan, işlem vergilerini kaldıralım. Tarım sektörümüzü dünya ile entegre hale getirip, markalaştıralım. Tarım Bakanımız sayın Faruk Çelik’in bu konuda müthiş bir gayret içinde olduğunu görmek, bizleri de motive ediyor. Finansmana erişim noktasında, firmalarımızı bankalara bağımlı olmaktan kurtaralım. Reel sektörümüzün yüksek faizlerle, komisyonlarla mağdur edilmesine de artık bir çare bulalım. Bankalarımız fedakârlığı hep bizden, reel sektörden beklemesin. Şimdi sıra onlarda. Soruyorum sizlere, hanginiz bankalar kadar kâr ediyorsunuz?  Öyle biri var mı bu salonda!   Bankalara buradan sesleniyorum,   bu vicdansızlığı bırakın! Aynı gemide olduğumuzu unutmayın! Bu salondakiler varsa siz de varsınız! Şimdi de son dönemde ciddi sıkıntılar yaşadığımız önemli bir sektörden bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz turizm, ülkemizin dünyada öne çıktığı, en çok net döviz kazancı sağladığımız bir sektör. Bugün 6. büyük turizm destinasyonu olduk. Ancak 2016 turizm için zor bir sene olacak. Rezervasyonlar neredeyse yarı yarıya düştü. Turizm, pek çok sektörü de canlı tutan, etki alanı en yaygın sektörlerimizden. Bu zor zamanda sahip olduğumuz kapasiteyi korumak için devletimizin desteğine ihtiyaç var. Sektördeki işletmelerin üzerindeki kamusal yükler, belli bir süre için hafifletilmeli. Turizm Bakanımız sayın Mahir Ünal’ın da bu konuya odaklandığını görmekten memnunuz. İnşallah bu kara bulutlar dağıldığında, kaldığımız yerden koşmaya devam edeceğiz. İş dünyası olarak iğneyi kendimize batırmamız gereken konular   da var. Her zaman, yargının yavaş işlediğinden şikâyet ediyoruz. Ama elimizin altındaki imkânları kullanmıyoruz. Çözüm burada hazır, kullanın. Yaptığınız sözleşmelere tahkim maddesini ekleyin. Anlaşmazlıklarınız, tahkimde en hızlı ve adil şekilde çözülsün. Diğer bir konu mesleki yeterlilik belgesi. Tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde çalışanların belgeli olması 25 Mayıs’ta zorunlu oluyor. Ancak iş dünyamız bunun pek farkında değil. TOBB olarak elimizi taşın altına koyduk. MEYBEM’i kurduk. Oda ve Borsalarımızla 81 ilde bu belgeleri veriyoruz. Devletimiz de burada üzerine düşeni yapıyor. Hem sınav ücretini karşılıyor, hem de sigorta işveren payınızı sizin yerinize 1 yıl ödüyor. Bu imkândan faydalanın. Ülkelerin esas zenginliği, sahip oldukları girişimci ruhtur. Türkiye’nin zenginleşmek için girişimcilikten başka çıkar yolu da yoktur. Ezber bozan inovasyonlar yapan, yeni nesil girişimcilere ihtiyacımız var. Türkiye’nin en geniş girişimcilik ağı olan Kadın ve Genç Girişimci Kurullarını işte bu yüzden kurduk. 81 ilde binlerce girişimcilik faaliyeti düzenledik. Hazine Müsteşarlığımızla birlikte, girişimcilerimize destek için Türkiye Yatırım Fonu kurduk. TOBB olarak  100 milyon lira kaynak ayırdık. Tüm bu faaliyetlerimizi sahiplenen, genç ve kadın girişimcilerimize çok teşekkür ediyorum. Özellikle kadın girişimcilerimizle iftihar ediyorum. Türkiye’nin geleceği sizlerin elinde. Türkiye’nin iktisadi ve sosyal dönüşümü için AB katılım sürecinin önemini biliyoruz. Son dönemde ilişkilerde umut verici bir ivme yakalandı. Avrupa Komisyonu'nun Türk vatandaşlarına Schengen vizesini kaldırmaya dönük tavsiyesini memnuniyetle karşılıyoruz. Emeği geçen herkese, başta hükümetimiz olmak üzere, iktidarı    ve muhalefetiyle tüm siyasetçilerimize, bürokratlarımıza teşekkür ediyoruz. Benzer olumlu gelişmeleri AB ve ABD arasında yürütülen Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı konusunda da bekliyoruz. Ülkemiz ekonomisinin ve reel sektörün geleceği açısından buradaki yerimiz çok önemli. Bu ortaklıktan dışlanmamız, Türkiye – AB ilişkileri için ciddi bir gerileme işareti olacak. Şirketlerimizin dünyanın en büyük pazarlarına erişimini zorlaştıracak. Dolayısıyla bu sürece mutlaka dahil olmamız gerekiyor. Saygıdeğer katılımcılar, Son dönemde yeniden alevlenen terör olayları yüzünden, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da iş dünyası büyük sıkıntı yaşıyor. Kepenk açamayan esnafımız, siftahsız KOBİ’miz, evine ekmek götüremiyor. Terörle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bunu yaparken o bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın da yanında olacağız. Her zaman devletinin yanında olmuş o insanlar, her türlü zorluğa karşı ayakta kalmaya çalışıyor. Dükkânlarının kapalı olmasından dolayı iş yapamıyor, borçlarını ödeyemiyor. Daha az iş demek, daha az işgücü, daha az refah demek. Bu insanları kendi haline bırakamayız. Hükümetimiz bir takım destekler açıkladı. Bunlar için teşekkür ediyoruz. Ancak terör olayları sürdüğünden, bunlar şu an yeterli gelmiyor. Terörle mücadelekapsamında, ekonomikolarakonlarayeniçözümler üretmek zorundayız. Bölgede iş dünyasının yeniden eski haline dönebilmesi için vergi-prim ve kredi ödemelerinin ertelenmesine ihtiyaç var. Çek, senet ve kredi ödemeleri yapılamadığından pek çok kardeşimin sicili de bozuldu. Buna yönelik düzenlemelerin de yapılması gerekiyor. Bu noktada özellikle bir şehrimizin durumuna herkesin dikkatini çekmek istiyorum. Kilis’in nüfusu 130 bin, misafir ettiği Suriyeli mülteci sayısı da 130 bin. Bu boyutta bir yardımlaşma, dayanışma ve ev sahipliğinin dünya tarihinde örneği yok. Kilisliler insanlık destanı yazıyor. Buradan tüm dünyaya sesleniyorum. Eğer Nobel Barış ödülü hakkıyla belirleniyorsa, bu sene tek aday var o da Kilis’tir. Allah şehitlerimizin mekânlarını cennet etsin, gazilerimize acil şifalar versin. Yüce Allah buyurur ki; “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası ebedi cehennemdir.” Sevgi dini olan İslam’ı teröre alet eden riyakârlar, etnik fitne çıkarmak isteyen hain odaklar, şehirlerimizi terörize etmeye çalışıyorlar. Açık söylüyorum; bu kirli oyunun karşısında 78 milyon birlikte dikiliriz. Terör üretenleri de bu topraklarda barındırmayız. Çünkü bu topraklarda yaşayan herkes birbirinin kardeşi, komşusu, akrabası. Çünkü Türkiye hepimizin. Teröre göz yuman, taviz veren, destekleyen her kim olursa milletçe dur demeliyiz. Silahın konuştuğu yerde barış da susar, siyaset de susar, insanlık da susar. Siyasetin yeri meclistir. Terörün iyisi, kötüsü olmaz! Terörün küçüğü büyüğü olmaz! Terörün dini, ırkı, milliyeti, mezhebi olmaz! Terör insanlık suçudur. “İstisnasız, amasız herkes lanetlemeli”. Buradan terör karşısında yeterli desteği göremediğimiz dost ülkelere de sesleniyorum. Paris’te, Brüksel’de patlayan bombalara gösterdiğiniz duyarlılığı Ankara’da, İstanbul’da, Diyarbakır’da, patlayan bombalara da gösterin. Daha çağdaş, özgür, huzurlu ve adil bir ülkede yaşamanın en önemli yolu anayasadan geçiyor. Yeni bir anayasa ile yeni bir uzlaşma zemini de yakalamak zorundayız. Daha 2000 yılında, “yeni anayasa” ihtiyacını ilk kez biz dile getirdik. 2007’de meslek örgütleri ve sendikaları bir araya getirerek “Anayasa Platformu”nu oluşturduk. 2012’de 13 ilde “Türkiye Konuşuyor - Anayasa Vatandaş Toplantıları” yaptık. Bu toplantılarda farklı görüşlerden yaklaşık 7 bin vatandaşımız aynı masa etrafında bir araya geldi. Milletimiz nasıl bir Türkiye, nasıl bir anayasa istediğini saatlerce müzakere etti. 18 klasörden oluşan raporumuzu, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na teslim ettik. Böylece Türkiye tarihinin en büyük “müzakereci demokrasi etkinliğini” gerçekleştirdik. Burada gördük ki, vatandaş yeni bir anayasa istiyor. O halde yeni Anayasamızı birlikte hazırlayıp, birlikte sahiplenip, birlikte hayata geçirmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emaneti olan Cumhuriyetimiz, muasır medeniyet hedefine bu sayede daha kolay ulaşacak. Meclisimiz, yeni anayasayı katılımcı bir yaklaşımla, uzlaşarak yapmalı. Yeni Anayasada milletimizin olmazsa olmaz değerleri; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yapımız korunmalı. Rahmetli Özal’ın vurguladığı gibi; ifade hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti ile teşebbüs hürriyeti garanti altına alınmalı. Vatandaşları arasında ayrım yapmayan, vatandaşına güvenen, vatandaşına hükmetmeyen bir devlet anlayışına geçmeliyiz. Devlet vatandaşının efendisi değil, hizmetkârı olmalı. Bu süreçte Meclisimize, siyasi partilerimize ve tüm kurumlarımıza görevler düşüyor. Türkiye’nin geriye gitmesine, kavga, karmaşa ve belirsizlik ortamına sürüklenmesine izin vermeyelim. Ülkemizde kavganın değil huzurun, çatışmanın değil diyaloğun hâkim olmasını sağlayalım. Demokrasiyi ve kalkınmayı sekteye uğratacak her girişimin de karşısında duralım. Böyle bir Türkiye için kenetlenip, hep birlikte daha fazla çalışalım. Biz insanların fikri, giyimi, kimliği üzerinden ayrılmadığı bir ülke hayal ediyoruz. İnsanların, yaptıklarıyla, başardıklarıyla değerlendirildiği bir ülkede yaşamak istiyoruz. Bu memlekette bütün yaşam biçimleri bizim zenginliğimiz. Doğduğumuz şehirler, inancımız, fikrimiz farklı olabilir. Bu ülkenin sorunları da, zenginliği de bizim. Türkiye hepimizin. Türkiye yerinde saysın diye umanların rüyaları asla gerçek olmayacak. Türkiye, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yerini alacak. Bunu, bu salonu dolduran sizlerin temsil ettiği iş dünyası, tüccar ve sanayiciler yapacak. Sizler ürettikçe, ihracat yaptıkça, istihdam sağladıkça Türkiye kalkınacak. Allah gönlümüzü zengin, emeğimizi ve kazancımızı bereketli, milletimizin birlik ve beraberliğini daim kılsın. Yolumuz açık olsun. Allah, hepimizin yardımcısı olsun".

Tarih : 16.05.2016 10:59:01/ Yer :
Okunma Sayısı : 2691